Müslümanların medeniyet inşasında kuranın rolü yadsınamaz bir gerçektir. Tarihi birikim incelendiğinde kuranın medeniyetin tüm unsurlarında etkili olduğunu görmek mümkündür. Hüsn-i hattın gelişiminde de en büyük manevi dinamik yine kurandır. İslam tarihinde kuranın okunmasına, anlaşılmasına, tebliğine önem verildiği gibi yazılmasına da büyük önem verilmiştir. Hattatlar, sözlerin en güzelini en güzel şekilde yazmanın gayreti içinde olmuşlardır. Hat, hattatın ibadet vecdi içinde şekilden şekle, kıvamdan kıvama girerek bugünlere gelmiş, mushafların dışına çıkarak, mimari eserlerin süsü ve mekanların dili olmuştur. Hüsn-i hat, erbabı-ı hattın himmetleri sayesinde bu toprakların en nadide sanat dallarından birisi haline gelmiştir. Hafızamızın önemli bir kısmını bu sanat dalı ile uğraşan hattatlarımıza borçlu olduğumuzun farkındayız. Ellerini, gözlerini bu sanatın incelik ve zarafeti uğruna kullanan erbabı-ı hatta, o gözlerin, o ellerin hüsn-i şehadet edeceğinde şüphemiz yok... Bu bakımdan ıbn muide, yakut el-mustasımî, hattat Hamdullah, Ahmet Karahisârî gibi dünün ve bugünün hünerli ellerine minnettarlığımızı bir kez daha ifade ediyoruz.