İnsanın hayatına anlam katan ve onu en üstün değere ulaştıran sorumluluk duygusu, dünya ve ahiret huzurunu temin eden en önemli haslettir. Söz konusu ideale ulaşmak, kişinin dinî ve sosyal hayatta yerine getirmekle yükümlü olduğu görevlerini bu temel ilke doğrultusunda bilinç, gayret ve özveriyle gerçekleştirmesiyle mümkündür. Nitekim tevhit inancının yerleşmesi, adaletin tesisi ve güzel ahlakın yaşanması için mücadele ederek insanlığın rehberleri ve hakikat yolunun en büyük öğretmenleri olan peygamberler, söz ve davranışlarının dünya ve ahirete yönelik neticelerini tefekkür sorumluluğunu idrak eden bireyler yetiştirerek bir huzur toplumu oluşturma gayreti içerisinde olmuşlardır