Günümüzde hikâye anlatımı, teknolojinin hızla ilerlemesi ve dijital çagın getirdigi dönüsümlerle birlikte yeni bir evrim geçiriyor. Insanlıgın büyük hikâye anlatma gelenegi, yapay zekâ ile bulusarak sıra dısı bir yolculuga çıkıyor. Yapay zekâ, derin ögrenme algoritmaları sayesinde insan benzeri bir zekâ ve dil yetenegi kazanıyor. Büyük veri analiziyle beslenen yapay zekâ, milyonlarca hikâye, roman, makale ve sosyal medya verilerini isleyerek benzersiz hikâyeler üretebiliyor. Kisisellestirilmis hikâyeler, okuyucuların ilgi alanlarına ve tercihlerine göre sekilleniyor. Ancak, bu çagda yapay zekâ ve büyük veri ile sekillenen hikâye anlatımının yanında bir soru beliriyor: Gerçeklik ve gerçek hikâyeler ne kadar korunuyor? Post-truth dönemlerinde kisisellestirilmis hikâyeler ve algoritmaların etkisiyle gerçekligin sınırları bulanıklasıyor. Yapay zekânın etkili hikâye anlatımıyla gerçeklik arasındaki denge nasıl saglanabilir? Bu kitap, hikâye anlatımının tarihsel önemini anlamak ve teknolojiyle birlikte geldigi noktayı sorgulamak isteyen okurlar için bir rehber niteligi tasıyor. Yapay zekânın hikâye anlatımına yaptıgı etkileri, büyük verinin gücünü ve post-truth dönemlerindeki hikâye anlatımının karmasıklıgını derinlemesine inceliyor.