Gerek birey gerekse toplum olarak sağlık risklerine karşı dikkatli olunması ve özellikle de bulaşıcı hastalıklara karşı gereken tedbirlerin alınması dinimizin bir gereğidir. Allah Resulü (sas), bu bağlamda bulaşıcı hastalıkların yayılmasını engelleme amacına matuf olarak, Bir yerde veba salgını çıktığını işittiğinizde oraya gitmeyiniz. Eğer bu salgın sizin bulunduğunuz yerde olmuşsa ondan kaçmak için oradan çıkmayınız! (Buhari, Tıp, 30) buyurarak karantina uygulamasına dikkat çekmiştir. Bir diğer hadis-i Şerifinde de, Bulaşıcı hastalığı olan, sağlıklı olanın yanına yaklaşmasın. (Müslim, Selâm, 105) buyurarark salgın hastalığına karşı tedbirli ve ihtiyatlı bir yol takip edilmesini vurgulamıştır. Hz. Peygamber in (sas) bu hasssasiyeti onun bu eylemlerine de yansımıştır. Nitekim kendisine bağlılıklarını bildirmek üzere gelen bir heyet içerisinde bulaşıcı hastalığı olan bir kimsenin bulunduğunu öğrenince onunla musafaha etmeyip, Biz Senin biatini kabul ettik, evine dönebilirsin. (Müslim, Selam, 126) şeklinde mukabelede bulunarak bulaşıcı hastalığa maruz kalanlarla temastan uzak durmuştur. Müslümanlar olarak bizlere düşen görev, insanlığın maruz kaldığı salgın durumlarında hastalığı birlik ve beraberlik ruhuyla bertaraf etmek için azim, sabır ve sebatla mücadele etmektir. Yaşanan musibetten doğru dersler çıkartmaktır. Tevekkül ile takdire rıza gösterirken, alınan bütün kararlara ve tedbirlere hakkıyla riayet etmektir. Dua, tövbe, tesbihat ve tefekkürle maneviyatımızı güçlendirmektir. Bu doğrultuda Peygamber Efendimizin (sas) hadis-i şeriflerinden derlenerek hazırlanan bu çalışmanın istifadeye medar olmasını temenni ediyor, insanlığı musibetlerden muhafaza buyurmasını Yüce Rabbimizden niyaz ediyoruz.