Tarih boyunca insanlık, kendisini içinde bulduğu dünyaya karşı bir konumlanma ve dahası onu değer yönünden anlamlandırma eğiliminde olmuştur. İnsanın güdüsel yanı, dünyanın insana cazip gelen yönleri dolayısıyla ona yönelmesini tetiklemiştir. Dünya, bu yönlerinden yararlanma şekli ve seviyesiyle insan için bir imkân olduğu kadar, bir büyük tehlikedir de… Kur’ân-ı Kerîm, dünyayı kimi yerlerde tek başına ed-dünyâ şeklinde kimi yerlerde ise çeşitli izafet ve sıfatlarla ele almıştır. Dünya hayatının oyun, eğlence ve aldatma oluşuna vurgu yapılırken, bu vurgu dünyayı büsbütün tahkir anlamı içermemektedir. Zira Allah bu dünyayı, kulları için imtihan yeri olarak hikmeti gereği yaratmıştır. Fakat insanoğlu çoğu zaman bu hayatın imtihan yönünden gafil kalarak, kapılmaması gereken aldatıcı zevk ve emellerine kapılmıştır. Bu kitap, insanın dünyasını ve ahiretini tarumar eden ve insan olmaklığının nimet ve rahmetine kavuşmasına engel olan dünyevileşme hastalığının Kur’an’da ne şekilde geçtiğine, hangi sebep ve saiklerle insanların dünyanın aldatıcı cenderesine düştüğüne, Allah’a ve onun dinine sırt çevirerek kendini dünyanın maliki görmesinin sonuçlarına değinmektedir.