İsrâiliyat’ın Arap kültürüne girmesi, Ehl-i kitab’ın Arap yarımadasına yerleşmesi ve Araplarla kurdukları münasebetlerle başlatılmaktadır. Hz. Peygamber’den sonra İsrâiliyat’ın Arap kültürüne geçmesinin hız kazandığı ve sahâbe döneminden itibaren artarak devam ettiği bilinmektedir. Zamanla diğer kültürlerden İslâm kültürüne geçmiş tüm bilgiler için kullanılan İsrâiliyat, hem Sünnî hem de Şiî kaynaklarda çokça bulunmaktadır. Şiî âlimler tarafından da itiraf edilen bu hakikat, kendi tefsir kaynaklarında daha az İsrâilî rivayetin bulunduğu iddiasıyla geçiştirilmeye çalışılmaktadır. Yanı sıra Şiî âlimler, Râşid Halifeler ile Emevî sultanlarının tutumlarının İsrâiliyat’ın İslâm kültürüne geçmesinde belirleyici olduğunu belirtmekte ve Ehl-i sünneti İsrâiliyat’a açılan kapı olarak görmektedirler. Bununla birlikte Şîa’nın, sahâbeden, tabiînden ve sonradan Müslüman olan Ehl-i kitap âlimlerinden gelen İsrâilî rivayetlere ihtiyatla yaklaşması ve ismet’ konusundaki katı tavrının Şiî kaynaklardaki İsrâilî rivayetlerin nispeten daha az olmasına katkı sağladığı düşünülebilir. Ancak Sünnî ve Şiî anlatılar arasında İsrâilî rivayetler bağlamında yapılacak bir kıyaslamada bu rivayetlerin dayandığı şahısların değiştiği (sahâbe ve tabiîn yerine masum imamlar) fakat içeriklerinin aynı olduğu görülecektir.